Sağlıklı yaşamanın en temel kuralı aslımıza uygun yaşamak, yani doğal yaşamak! İnsanoğlunun ilk zamanlar yaşadığı hayat ile şimdi yaşadığı hayat arasında muazzam bir fark var. O zamanlar ile şimdiyi kıyasladığınızda sağlıklı yaşamanın kurallarını çözebilirsiniz. Mesela ilk insanların hayatında şeker yok. Şekeri meyveden, sebzeden alıyorlardı. Şeker, sonradan üretilen rafine maddeler sınıfına giriyor ve rafine bütün maddeler zararlıdır. Şekerle beraber rafine tüm maddeleri hayatımızdan çıkarmalıyız. Buna buğdayın rafine unu da dahil. Son zamanlarda her yerde buğdayın zararları anlatılıyor. Bunun dışında alkol ve sigara tüketiminden uzak durmalıyız. Bunlar en temel şeyler, bunları zaten hepimiz biliyoruz ama yapmakta zorlanıyoruz. Spor sağlıklı bir yaşamın olmazsa olma kurallarından biri. Eski insanlarla kendimizi kıyasladığımızda gözümüze çarpan önemli durumlardan biri de; onların bedenen çalışması bizim ise günümüz koşullarında fiziken değil ruhen ve zihinen çalışmamız. Bu durum bizim hareketsiz ve sedanter bir hayat sürmemize neden oluyor. Spor yaparak bunun önüne geçebiliriz. Spor yapmadığımızda ve doğal yaşamadığımızda vücudumuz ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bir takım vitamin ve minarelleri dışardan takviye almak zorunda kalıyoruz. Uyku da sağlıklı yaşamın en önemli kriterlerinden biri. Günde 7-8 saat uyumamız önemli. Her akşam aynı saatte yatıp sabah erken kalkmamız gerekir. En temiz hava ve en temiz enerji güneşin ilk çıktığı saatlerde var, bundan faydalanmak lazım. Her gün yenen bir kase doğal yoğurt da bizi sağlıklı ve zinde tutmaya yarar. Özellikle keçi sütü ve koyun sütünden yapılmış yoğurt tercih edilmelidir. Cep telefonlarını eletromanyetik etkisi dolayısıyla yattığımız odada tutmamalıyız. Wi-fi de sağlığımızı olumsuz etkileyen etkenlerden biri. Kullanacağımız zaman wi-fi açılmalı ve kullanmadığımız zamanlarda kapalı tutulmalı. Elektrikli av aletlerini kullanırken de dikkat etmemiz gereken hususlar var. Özellikle çalışırken yanlarında durmamalıyız, çünkü elektrikli aletler çalışırken özellikle saç kurutma makinesi elektromanyetik alan yaratırlar ve bu alanın içine girdiğimizde hücrelerimizi etkilerler. Benim evde bulundurmadığım ürünlerden biri de mikrodalga fırın. Mikrodalga fırın kapağı açıkken direk radyasyon veren, kanserojen etkisi bulunan çok tehlikeli bir ürün... Bir diğer konu da su tüketimi! Malum, vücudumuzun yüzde 63’ü su ile dolu ve bu suyun hep temiz kalması lazım. Bunun için de her gün kilogram başına 40 cc kadar su tüketmemiz gerekiyor. Yani 80 kilo olan birinin günde ortalama 3 litre su içmesi gerekiyor. Su aldığımız gıdaları sindirirken tepkimede ve hücreler arasındaki interstisyel sıvının temizlenmesinde lazım. Aslında vücut içindeki iletimin en önemli kısmı bu... Gün içinde içtiğimiz çay ve kahveler maalesef suyun yerini tutmuyor. Hücrelerimizin temizlenmesinde suyun önemi çok büyük!
Çok şeker yiyorsanız vücudunuz bu tepkileri verebilir. Sık acıkmak, sebepsiz yorgunluk, sürekli bitkinlik, sık idrara çıkma, yaraların yavaş kapanması, diş çürümesi, ağız kuruluğu, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, ağızda beyaz akıntı/dilde beyazlık, cilt kuruluğu, kilo alımı ve konsantrasyo [...]
Daha Fazlaİnsan vücudunun ikinci beyni olarak nitelendirilen bağırsakların sağlıklı işleyişi genel sağlığımız üzerinde oldukça etkili. Dr. Sinan Akkurt, her beş kişiden birinde görülen kabızlığın depresyondan kolon kanserine pek çok hastalığı tetikleyebildiğini söyledi. Dengeli beslenme, hareket, gün [...]
Daha FazlaŞekerden uzak durmalıyız, çünkü şeker doğal bir besin maddesi değil. Yüzyıllar öncesine baktığımızda, herkesin doğal yaşadığı dönemlerde bugünkü hastalıklar yoktu. Endüstriyelleşmenin ardından doğal yaşamdan uzaklaştıktan sonra besinlerimiz de daha pratik, daha hızlı daha kolay tüketilebilir hale ge [...]
Daha FazlaEvet, alerji bir hastalıktır. Vücudumuzun aynı maddeyle her karşılaştığında aynı şekilde tepki vermesidir. Toz alerjisi, çilek alerjisi gibi… Gıda veya gıda dışı bir madde ile karşılaştığımızda vücudumuz hep aynı cevabı, aynı tepkiyi veriyorsa buna alerji denir. Bu tepkiler göz kızarması, göz yaşarm [...]
Daha FazlaKanser genetik midir yoksa değil midir, çok tartışılan bir konu. Bilimsel araştırmalar yüzde 5 ile yüzde 15 arası genetik, yüzde 85 ile yüzde 95 arası çevresel faktörlere bağlı olduğunu söylüyor. Ben mutlak suretle kanserin oluşmasında genetik faktörlerin etkili olduğunu düşünüyorum. Bardak örneğiyl [...]
Daha FazlaBiorezonans tedavisi 0 yaş grubundan ölene dek uygulanabilir bir tedavi olduğu gibi çocukluk çağı kanser tedavilerinde de uygulanabiliyor. Çocukluk çağı kanserleri dediğimizde aklımıza ilk gelen kan hastalıkları ve lösemi gibi hastalıklar… Biorezonans lösemi gibi çocukluk çağı kanser hastalıklarında [...]
Daha FazlaBiorezonans birçok konuda çok etkili bir tedavi metodu, Türkiye’ye ilk geldiği yıllarda kanser tedavisinde kullanılmıyordu, ben kanser tedavilerine başlayana kadar… Annemle kardeşime aynı hafta kanser teşhisi konunca bu metodu onlarda denemeye karar verdim. O dönem onların tıbbi tedavisiyle ilgilene [...]
Daha FazlaKronik hastalıkların tedavisinde biorezonans çok etkili bir metottur. Biz hastalıkların önce oluş şekillerini inceliyoruz. Hastalıklar nedensel olarak temelde ikiye ayrılırlar. Yani hastalıkların genetik nedenleri ve çevresel nedenleri vardır, bazen de ikisi birden etkendir. Genetik kökenli hastalı [...]
Daha FazlaBiorezonansın hiçbir yan etkisi yoktur. Kullandığımız tüm cihazlar Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı onaylıdır ve invaziv olmayan, vücutta herhangi bir zarar, yan etki yaratmayan tıbbi cihazlar kategorisindedir. Önceki videolarda frekanstan bahsetmiştim. Frekans dediğimiz şey atomun frekansı. Giy [...]
Daha FazlaAslında biorezonans hangi hastalıkların tedavisinde kullanılmıyor demek daha doğru. Çünkü, biorezonans normal bir tedavi metodudur, biorezonansın acil tedavisi yoktur ve cerrahinin de yerini alacak bir tedavi değildir. Dolayısıyla acil ve cerrahi dışında kullanılan tüm hastalık gruplarında biorezona [...]
Daha Fazla