“Gelecek bana ait” diyen bir mucidin hikayesi


Hırvatistan’dan Sırbistan’a geçerken otobanda kahverengi dev bir ‘Nikola Tesla Müzesi’ levhası görünce hiç düşünmeden rotamızı değiştirdik. Bütün bir kış spiritüel bilgilerin etrafında dolanmış ve dünyaya vazifeli olarak gönderilen varlıkları araştırıp durmuştuk. Tesla’nın da dünyaya vazifeli olarak gönderildiğine inanan bir çift olarak böyle bir fırsatı kaçıramazdık. 


Tesla’nın 150. yaş gününde doğduğu ev, hayvanlarının yaşadığı ahır, babasının görev yaptığı kilise ve kablosuz elektrik denemelerini yaptığı kulübe restore edilerek müze haline getirilmiş. Yemyeşil büyükçe bir alana konumlandırılmış müze büyükler kadar çocuklara da hitap ediyor. Bahçesinde oyun parkı da bulunan müzeye çocuklu aileler oldukça uygun fiyata girebiliyorlar. Kiliseyi ve Tesla’nın doğduğu evi gezdikten sonra yeni yapılan, içinde çalışma ofislerinin ve hediyelik eşya dükkanının da bulunduğu binada Tesla’nın hayatını anlatan belgeseli izleyebilirsiniz.


İki saatte bir düzenlenen ve yaklaşık 15 dakika süren kablosuz elektrikle aydınlatma seansına katılmanızı tavsiye ederim. Bu seanslarda floresan lamba icat edilmeden 40 yıl önce kendi laboratuvarında floresan lamba kullanan Tesla’nın deneylerinden biri canlandırılıyor. Bir nevi zamanda yolculuk gibi…

Vaktiniz varsa temiz havanın, sessizliğin ve huzurun tadını da çıkarabilirsiniz. Bizim gibi her daim temkinli çiftlerdenseniz banklarda oturup dinlenebilir, yanınızda götürdüğünüz sandviç ve kahvelerle mini bir piknik de yapabilirsiniz.

İcatlarına geçmeden önce biraz da Nikola Tesla’nın kim olduğundan bahsedelim. 10 Temmuz 1856, Hırvatistan doğumlu olan Tesla, prematüre bebekmiş ve doğduğu geceyi herkes şimşekli gece diye tarif ediyor. Gospic’e 6 km uzaklıkta bir köyde beş kardeşi ile birlikte oldukça mütevazı bir başlangıç yapmış hayata. Babası papaz olan Tesla’nın doğduğu ev kilisenin yanı başında... Annesi ev hanımı ancak yaşadıkları köyde pratik icatlarıyla tanınırmış ve Tesla annesinin bu özelliğiyle gurur duyarmış. Üç kız kardeşi bulunan Tesla abisini 12 yaşındayken bir at kazasında kaybetmiş. Bu beklenmeyen kayıp biraz ailenin dengesini bozmuş tabii. Garip halleriyle tanınan Tesla'nın bu durumu abisinin ölümünden sonra daha da artıyor, hatta kısa bir süre şizofreni tedavisi bile görüyor.

Tesla, sol başta sandalyede oturuyor

Her zaman farklı bir çocukmuş ve kardeşlerine hiç benzemiyormuş, garip takıntıları ve fobileri varmış. Asosyal bir çocuk olan Tesla’ya çocukken epilepsi teşhisi konmuş, epilepsi nöbetlerini sadece uyku esnasında geçiriyormuş. Herkes onun için endişelense de o bunun bir hastalık olmadığını, bu nöbetlerin çok başka bir anlamı olduğunu biliyormuş.

Tesla’nın hayatında rüyaların anlamı büyük. Altı yaşından itibaren hep aynı rüyayı gören Tesla’yı dünyanın en önemli icadına götüren de bu haberci rüyalar olmuş. Sarı, kırmızı ve yeşil renkli şimşekler çakarmış rüyalarında, ardından gri bir gökyüzü görünür, bulutlar ve dalgalar çıkarmış ortaya...

Çocukluk çağında koleraya yakalanıyor, ve 15 gün boyunca gözünü hiç açmıyor. Doktorlar, ilaçlar hiçbir şekilde ateşini düşüremiyor, kendine getiremiyor Tesla’yı. Herkesin umudu kestiği ve ölümünü beklediği bir anda kendiliğinden uyanıyor ve hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor. Kimse anlam veremese de ne olduğuna, Tesla gerçeği biliyor. Elektrik ile ilgili ilk denemelerine de bu bilinç kaybından sonra başlıyor…



Genç yaşlarında bir dergide haber okurken Niagara Şelalerinin resmini görüyor ve bu dalgaların altına kocaman bir tekerlek koyarak elektrik üretebileceğini düşünüyor. Amcasına Niagara Şelalelerine gitmek istediğini ve bir gün mutlaka oraya gideceğini söylese de o dönemde bu istek ütopik bir hayal olarak görülüyor.

Ortaokul döneminde eğitim için kasabaya taşınıyorlar. Asosyal kişiliğinden dolayı adaptasyon sorunu yaşıyor ve kitaplara sarılıyor. Özellikle fizik kitapları çok ilgisini çekiyor, fiziğe yöneliyor. Ama esas ilgisinin elektrik olduğunu bugün hepimiz biliyoruz.

Avusturya Graz Politeknik Enstitüsünde 4 sene Matematik, Fizik ve Mekanik okuyor. Babasının tüm ısrarına rağmen papaz olmayı reddeden Tesla, mühendisliği seçerek üniversite eğitimi için önce Prag’a ardından yüksek lisansını tamamlamak üzere Budapeşte’ye gidiyor. Budapeşte sokaklarında bir arkadaşıyla yürürken birden durup “Elektriği nasıl üretebileceğimi biliyorum” diyor ve köyüne dönüyor.


İşte macera tam olarak burada başlıyor. Sayısız denemelerin ve çalışmaların ardından Tesla, elektrik üretmeyi başarıyor başarmasına da kimseyi kendine inandıramıyor. Hükümet dahil olmak üzere yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalıyor. Aradığı desteği yaşadığı coğrafyada bulamayan Tesla birçok bilim insanı gibi Amerika’nın yolunu tutuyor.

1884 yılında cebinde bir profesörün referans mektubuyla Edison’un kapısını çalıyor. Birlikte çalışmaya başlayan ikili, Edison’un alternatif akıma uzak durmasıyla yollarını ayırıyorlar. 1885’te George Westinghouse ile işbirliğine girerek Edison’la rakip oluyor.


Tam 30 yıl sonra hayalini gerçekleştiren Nikola Tesla, 1896’da Westinghouse’un desteği ile Niagara Şelalelerinde dünyanın ilk hidroelektrik santralini kuruyor. Edison’un karşı çıktığı alternatif akımı kullanarak elektrik üretmeyi ve 40 km ötede bulunan şehri aydınlatmayı başarıyor.

Dünya dışı varlıkların ve uzaylıların varlığına inanan Tesla, bu alanda da deneyler yapıyor. Radyo frekanslarını uzaya gönderen mucit Mars ve Venüs’ten geri sinyaller almayı başarıyor. Bir arkadaşına söylediğine göre cevap olarak gelen bu sinyalleri çözerek uzaylılarla mesajlaşıyor. Bu durum Tesla’nın tuhaflıkları olarak tarihteki yerini alıyor.

Nobel ödülünü reddeden tek bilim insanı, elektrikle ilgili sayısız deneye ve buluşa imza atan Tesla, kendisine ait yaklaşık 700 adet (bazı kaynaklara göre 800 adet) patentle en çok patent sahibi kişi olarak dünya tarihine geçiyor.


AC motor, regülatör, radyo frekansı, alternatif akım, yenilenebilir enerji, kablosuz elektrik iletimi, floresan ve neon lambalar, jeneratör, uzaktan kumanda, dünyanın titreşim rezonansı, osilatör (deprem makinesi), kozmik ses dalgaları, radar teknolojisi gibi bugün hayatımızda olmazsa olmaz diye saydığımız çoğu şeyi icat eden mucit, 86 yaşında bir otel odasında aramızdan ayrıldığında kimsesiz ve beş kuruşsuzdu.
Tesla: "Şimdiki zaman onlara ait olabilir, ama gelecek, ki ben hep bunun için çalıştım, bana ait." sözüyle vazifeli olduğunu ve vazifesini tamamlamadan bu dünyadan göç etmeyeceğinin mesajını da vermişti.

Aslı Aydoğdu
Fotoğraflar: Bilent Aydoğdu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kiril Alfabesi’nin doğduğu yer, Ohrid!

Pozitif düşünce ve değişim