Ebeveynlerin aile içindeki davranışları, çocukların kişisel gelişimi üzerinde büyük rol oynuyor. Uzmanlara göre “baba” figürü, çocuğun ruh halinin şekillenmesinde en önemli faktör. Şiddet gösteren bir baba, çocuklarının da şiddete eğimli bir şekilde yetişmesine neden olurken, gücünü sevgisi ile gösteren babalar çocuklarının sevgi dolu ve özgüvenli bireyler olarak yetişmesini sağlıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, babanın ailedeki rolünü ve çocuğun gelişimi üzerindeki önemini anlattı.
Evde sorunlar karşısında şiddete uğrayan bir anne varsa eğer, erkek çocuk da sorun çözme yönteminin bu şekilde olduğunu öğrenir ve kendi kurmuş olduğu ailesinde benzer davranışlar sergileyebilir. Kız çocuk için ise erkekler güvenilmez, zarar verici bir cinsiyet olarak algılanabilir, adil dünyaya karşı olan temel güvenini yitirmesine neden olabilir. Babadan göremediği sevgi ve şefkati görmek için, kendinden yaşça büyük kişilerle duygusal ilişki kurarak sağlamaya yönelebilir.
Bebeğin dünyada bir başkasının da olduğunu fark ettiği ilk kişi babadır. Çoğunlukla bu anne olarak bilinir fakat bebek kendisi ile annesini bir ‘bütün’ olarak görür. Dolayısıyla babanın aktif varlığı, dış dünyaya karşı ilk tanışmayı, haliyle dünyanın güvenilecek bir yer olduğunu ona gösterir. Diğer insanların varlığı, babadan almış olduğu sevgi, olumlu iletişim ve koşulsuz kabulle paraleldir.
Kendisini anneden ayrı bir birey olarak görmeye başladığında, ilk paylaşım baba ile birlikte anneyi paylaşmaktır. Kardeş olduğu zaman paylaşım öğrenilmekten ziyade, olumlu aile ilişkilerinin kurulduğu, sevgi haritalarının oluşturduğu bir aile de pek tabii paylaşımı öğretecektir. Freud’a göre cinsel kimliğin gelişimi 6 yaşa kadar tamamlanmaktadır. Bu yaşlar içerisinde erkek çocuk babayı, anneyi elde etmek için rakip olarak gördüğünü ifade eder. Fakat babaya olan sevgisi ve onu daha güçlü bir figür olduğunu düşünmesiyle birlikte ‘özdeşim’ kurma başlar ve rekabet yerini hakikatle doldurur. Yine aynı kuram, anneden güveni, babadan güç ve kontrolü öğrendiğini iddia eder. Bu kontrolün sağlayacağı ilk figürün yani babanın tutarsız davranışları, gelecekte kuracağı ilişkileri de zedeleyecektir.
Sadece çocukluk dönemi değil, yetişkinlikte de iletişimin kuvvetli olması birçok sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olmaktadır. Her zaman desteğini, varlığını hissettiren, koşulsuz sizi kabul edecek birinin olduğunu bilmek, olumsuzluklar içerisinde de babadan duyulacak olan ‘yanındayım’ kelimesinin ne kadar büyük anlam taşıdığını unutmamak gerek.
Her çocuğun gözünde baba güçlü, her işin üstesinden gelen, dünyanın en zeki insanıdır. Babayı bu kadar kutsallaştırmış biri, ondan takdir gördüğü zaman girmiş olduğu her işinde ‘üstesinden gelebileceği’ mesajını alır. Bu durum çocuğun kendine olan güvenini artırır ve hem sosyal hem de akademik yaşantısında fayda sağlar.
Özgüven ve mutluluk kavramları birbiriyle paraleldir. Özgüveni düşük olan birinin mutlu olması pek mümkün değildir. İnsanı nelerin mutlu ettiğini bir düşünelim; mesleki veya akademik başarılar, olumlu sosyal, duygusal ilişkiler en temelleridir. Haliyle özgüven sahibi olan kişi, mutluluğun da anahtarını edinmiştir.