Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara nasıl yaklaşacağız

Dislektik çocuklara yaklaşım

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara nasıl yaklaşacağız

Perihan Eren
Disleksi Eğitmeni
18.09.2017

Öğrenme güçlüğü yani disleksi durumu ülkemizde 12 yıldan az süredir bilinen, eğitimciler ve özellikle veliler için yeni bir kavramdır. Bu sebeple çocukların çektiği öğrenme sıkıntıları uzun süredir farklı teşhislerle adlandırılmakta ve çözüm yolu yanlış yollarda aranmaktadır. Eğitimci ve velilerin disleksi kavramı konusunda bilgilendirilmesi, konu hakkındaki toplumsal bilincin artmasını ve çocuklarımızın doğru eğitimi alarak geleceğe kazandırılmasını sağlayacaktır.

Çocukların ilköğretime başlamadan önce anaokulundaki davranışları gözlemlenerek öğrenme güçlüğü çektikleri farkedilebilir. Bu durumda doğru teşhisin konulabilmesi için gerekli testlerin yapılması için doğru mercilere geç kalmadan başvurmak gerekir. Teşhisten sonra ise çocuğa ilgisini çekecek şekilde özel eğitim verilmelidir. Çocuğun öğrenme güçlüğü çekmesinin teşhisi öncesinde ve sonrasında velilerin ve eğitimcilerin çocuğa yaklaşımı çok önemlidir.

Özellikle veliler çocuklarının öğrenme konusunda gösterdiği yavaş davranışları ve düşük gelişim karşısında kendilerini kötü hissederek bunu çocuğa hissettirebilir hatta bu konuda çocuğu suçlayabilirler. Bu tip yaklaşımlar çocuğun yaşadığı güçlüğü daha da kötüleştirerek, gelişim sürecini yavaşlatır. Kendi arkadaşları arasında hissettiği güvensizliği ailesinden de görmek çocuğu oldukça üzer ve daha da içine kapanır. İçe kapanık olması ise eğitimi reddetmesine bile sebep olabilir. Böyle bir duruma girmemek için çocuğu asla zorlamamalı, okul hayatında ve evde destek ve yardımcı olunmalıdır. Öğrenme güçlüğünü gerizekalılık ya da tembellik olarak değerlendirmemeli ve asla çocuğa bu şekilde hitap edilmemelidir.

Velilerin ders çalışmayan çocuklara söylediği ”Az kitap okuduğun için böyle yavaş ve hatalı okuyorsun”, ”bu çocuk okuyamayacak galiba…”, “kafan başka yerlerde, kendini vermiyorsun” gibi klasik cümleler ve “sana verdiğim bu emeği kardeşine verseydim…” gibi karşılaştırma cümleleri asla kullanılmamalıdır. Bu ve benzeri yaklaşımlar dislektik çocukları psikolojik olarak olumsuz etkileyerek kendilerini başarız hissetmelerini sağlayabilir ve kendilerine olan güvenlerini yitirmelerine sebep olarak tüm hayatına yansıyabilir.

Dislektik öğrenciler sesli okumada oldukça zorlanırlar. Sesli okuma yaparken heceleyerek, yavaş, yanlış veya tersten okuyabilirler. Bu durumda farklı ve yavaş bir gelişme gösterdiği için diğer arkadaşları tarafından alay konusu olabilirler ve tembel olarak nitelendirilebilirler. Doğru zamanda konulmuş bir teşhis sonrasında eğitimcilerin de çocuğun durumundan haberdar olması, sınıfta ona özel ilgi göstermesi gerekmektedir. Öğrencinin öğrenme güçlüğünü yenmesi beklenmeli ve sonrasında sınıfta sesli okuma yaptırılmalıdır. Aynı zamanda bu durumdaki öğrencilerin, eğitimciler tarafından başarılı oldukları konulara yönlendirilmeleri ve bu konularda takdir edilmeleri gerekmektedir. Bu şekilde dislektik öğrencilerin okulu sevmesi, öğrenme konusunda kendine güvenmesi ve başarılı bir eğitim hayatı geçirmeleri sağlanabilir.

Velilerin de okul sonrasında çocukların okumasını ilerletici çalışmalarda çocuğa okul hayatında destek olması gerekmektedir. Çocuğun bu dönemde en büyük destekçisi velileri olacaktır. Okumayı ilerleteci tekniklerin eğitimcilerle ve velilerle öğrenciyi bunaltmadan sık aralıklarla tekrarlanması gerekmektedir. Bu gelişim çocuğun ilgisini çeken okuma kitapları, egzersizler ve doğru bir iletişimle gerçekleştirilebilir.

Okuma Güçlüğü Eğitim merkezi olarak velilerin bu konuda yanında olmak ve uygun eğitimi çocuklarımıza vermek için çalışıyoruz. Dislektik öğrencilerin sıkılmadan, ilgisini çekerek egzersizler yapabilmesi için geliştirdiğimiz Disleksi Pro. bilgisayar programı ile uygun eğitimi vermeyi hedefliyoruz. Oluşturduğumuz program sayesinde öğrencilerin okuma ve anlama seviyelerinde %80-%100 artış elde edebiliyoruz. Dakikada 20 kelime okuyup %30 anlama seviyesi olan bir öğrenciyle eğitim sonunda dakikada 50 kelime okuyup %80 anlama seviyesine ulaşabiliyoruz. En önemlisi ise öğrenciyi tanıyarak, anlayarak ona uygun, özel bir eğitim veriyoruz ve velilerimizi de bu konuda bilinçlendiriyoruz.

Ücretsiz seviye tespit sınavı için hemen tıklayın.

İlgili İçerikler