• 10/09/2024
  • Hoşgeldiniz

Gebelikte "Tarama Testi" ne işe yarar?

  • 19.10.2021

Gebelik süresince haftaya göre planlanan tarama testlerinin zamanında yaptırılması hem anne hem bebek sağlığı için büyük bir önem taşıyor. Üreme Tıbbı Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu: “Gebelikte tarama testlerini ihmal etmeyin!" diye uyarıyor.

Sağlıklı bir şekilde geçirilen gebelik tüm ebeveynlerin temennisi. Ancak anne karnındaki fetusun genetik olarak sağlıklı olmaması yani normal kromozom sayısına sahip olmaması, birtakım sorunları da beraberinde getirebiliyor. Bu nedenle doğumsal sorunların bir bölümünün ve başta Down sendromu olmak üzere genetik bozuklukların, bebek dünyaya gelmeden önce belirlenebilmesi önem kazanıyor. 

Bu sorunlardan erken dönemde haberdar olmak mümkün! Üreme Tıbbı Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu; tarama testleri hakkında önemli bilgiler paylaştı:

Testler gebelik kaybı riski taşımıyor

Tarama testleri, gebeliğin belirli dönemlerinde yapılabilen, basit ve herkese uygulanabilen testlerdir. Temel olarak fetusteki genetik sorunların taranması amacıyla yani bir sorun var ise belirli bir risk analizi sonucu vererek yardımcı olurlar. Bu testler tanı koydurmaz, ancak durumdan şüphelenilmesine ve ileri testlerin yapılmasına karar verdirir. En sık görülen kromozom sorunu Down Sendromu olmak üzere, birtakım genetik sendromların taranmasında kullanılırlar. 

Tarama testleri anneden alınan kan örneği ve ultrason incelemesi gerektirdiği için herhangi bir gebelik kaybı riski bulunmuyor. 

Gebeliğin 11-14’üncü haftaları arasında yapılacak olan ultrason incelemesinde, ense saydamlığı ve burun kemiğine bakılır ve ayrıca birtakım kan belirteçleri ile bu bulgular birlikte değerlendirilir. Bunun adı 1. Trimester tarama testi, daha bilinir hali ile ikili testtir. 

Gebeliğin 16-19. haftaları arasında da benzer şekilde birtakım ultrason bulguları ve kan belirteçlerine bakılabilir, bunlara da üçlü veya dörtlü tarama testleri denir. 

Son zamanlarda, genetik bilimindeki teknolojik gelişmeler sonucunda, anne kanında fetuse ait serbest dolaşan DNA parçalarının tespit edilmesi ve bunlardan genetik analiz yapılması konusu gündeme geldi. Çok yüksek hassasiyet ile başta Down Sendromu olmak üzere birtakım durumlar için risk analizi yapabilen bu testler işimizi oldukça kolaylaştırdı. Ancak unutmayalım ki, bu testler de %100 tanı koymaz, tarama amacıyla kullanılır. 

Bütün bu testler sonucunda şüphe çok yüksek ise amniyosentez adı verilen iğne ile karından su alma işleminin yapılması gerekir. 

Testler sonucu riskli görülen her durum, gebeliğin sonlandırılmasını gerektirmez. Ancak doğum sonrası bebeğin tedavisine vakit kaybetmeden başlanması gerektiğini bize haber verir. 

Sağlıklı gebelik geçirmek, hastalık riskini ortadan kaldırmaz

Anne adayı, diyet ve egzersizine dikkat ettiği için, sigara veya alkol kullanmadığından ve ailesinde başka Down Sendromlu ya da diğer genetik hastalıklı bir birey olmadığı için kendi bebeğinde de böyle bir durumun oluşmayacağı kanısına varabilir. Fakat Down Sendromu olan bireylerin çoğunun ailesinde daha önceden böyle bir durum görülmemiştir ve anne adayının sağlıklı bir gebelik geçirmesi, bu riski değiştirmeyecektir. Down Sendromu varlığı mutlak bir gebelik sonlandırma nedeni değildir, gerekli bilgilendirme yapıldıktan sonra artılar-eksiler çerçevesinde insiyatif aileye bırakılır.

Gebelikte ileri yaş riski artırıyor

Down Sendromu gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir rahatsızlık. Genel olarak 700 doğumda 1 oranında rastlanır ve istatistikler, anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir. Ancak daha genç yaş grubu olan 35 yaş altındaki gebeliklerde de ortaya çıkabilir.