• 13/09/2024
  • Hoşgeldiniz

Einstein de disleksiydi

  • 02.06.2017

Disleksi en basit tanımı ile yaygın öğrenme bozukluğu veya öğrenme farklılığı olarak adlandırılır. Okullardaki her 6 çocuktan 1 tanesi ve her 10 insandan 1’i aslında disleksi! Disleksi korkulacak bir öğrenme bozukluğu mu? 160 IQ’ya sahip Albert Einstein’ın disleksi olduğu düşünüldüğünde korkulacak bir durum olmadığı anlaşılıyor. Önemli olan erken dönemde bu tanının konulabilmesi...

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, disleksinin ne olduğunu ve refleks terapiyle nasıl tedavi edildiğini anlatıyor. 

En sık görülen problem okuma bozukluğu. Onun dışında dil problemleri, sosyal yaşama ait problemler, yazma problemleri görülüyor. Öğrenme bozukluğu kendi içerisinde de bölümlere ayrılıyor.

Disleksi (okuma güçlüğü): Bu çocuklarda okurken atlama, harfleri karıştırma sık görülüyor. Harfler ona çok yakın gelir, ‘Can’ yerine ‘çan’ diyebilir ve bunu fark etmezler. Hecelerin yerlerini değiştirirler veya kelimeleri tersten okurlar. Kendilerine göre bir okuma tarzı geliştirdikleri için okuduklarını anlayamazlar, özet çıkar denildiğinde başka şeyler konuşurlar.

Disgrafi (yazma güçlüğü): Okurken kendilerine harflerden bir kalıp uydurdukları için yazım hataları sık görülür. ‘B’ harfi yerine ‘d’ harfini kullanırlar. Noktalama işaretlerine dikkat etmezler. Özellikle bu tip çocuklar okuma ödevlerini yapmada çok güçlük çıkartmazken yazma ödevlerinde büyük güçlük çıkartabilirler.

Diskalkuli (aritmetik bozukluk): Matematik işlemlerinde zorlanma görülür. Sayıları ters yazarlar (15’i 51 yazmak gibi), işlem yapmak onlar için zordur. İşlem yaparken toplama, çarpma gibi sembolleri karıştırdıkları için sonucu yanlış bulurlar. Sayıları karıştırırlar (6’yı 9 algılamak gibi). Günlük hayatta para saymak, para işleriyle uğraşmak hoşlarına gitmez.

Ayrıca dil konuşma bozukluğu da erken dönem disleksi belirtilerindendir. Geç konuşma veya konuşurken harfleri yutma, yanlış söyleme görülür. Sözel olmayan öğrenme bozukluğu olan çocuklar sağ-sol ayrımı yapamıyorlar, yeni bir beceri kazanmada yaşıtlarından geride kalıyorlar.

Bu kavramların hepsi farklı alanlar gibi görünse de aslında hepsi disleksi içindedir. Yukarıdaki birçok kavram okul çağındaki çocukları anlatmaktadır. Okul öncesi belirtiler ise telaffuz zorluğu, harfleri öğrenmede isteksizlik, ayakkabı bağlama, düğmeleri fermuarları kullanmada sorun, boyaları kalemleri düzgün şekilde kontrol edememek, televizyona ilgisizlik, arkadaş isimlerini karıştırma, hafıza problemleridir. 

Disleksiye karşı refleks terapi 

Refleks Terapi ile beynin yeniden eğitilmesi ve iki hemisfer arasındaki iletişimin yeniden sağlanması temel alınıyor. Refleks Terapi’yle uyuyan hücrelerin, beyin bölgelerinin aktif hale getirilmesi amaçlanıyor. Disleksi türlerine göre veya ortaya çıkan özelliklere göre beyinde farklı bölgeleri etkiliyor ve tedavide yol gösteriyor. Bilindiği gibi beynimiz 2 hemisferden oluşuyor ve bu iki hemisfer arasında bağlantı zayıflamış oluyor. Dislekside en çok beynin Parietal Lobu etkileniyor çünkü bu lob beynimizin okuma, yazma ve aritmetik yeteneklerimiz gibi işlevlere sahip olan bölümü. Doğru değerlendirme çok önemlidir, çünkü çocuk okurken sıkıntı çekebilir. Acaba konuşma bozukluğu olduğu için mi okurken ağzından çıkanlar farklı anlaşılıyor? Eğer böyle bir sıkıntı varsa beynin Frontal Lobu konuşma ile ilgili bölümüdür ve o bölgede bir sıkıntı vardır. Ya da not tutmakta güçlük geçen bu çocuklar yazamadıkları için mi yoksa hafıza problemleri yaşadıkları için mi not tutamıyorlar? Bu noktada da devreye beynin Temporal Lobu giriyor çünkü hafıza bu bölümle ilgili. 

Refleks Terapinin en büyük artılarından biri bu uygulamayı 2 günlük kurs şeklinde ‘aile eğitim programı’ adı altında ailelerin de alarak evde çocuklarına uygulayabilmeleridir.