Disleksi, bir hastalık değildir! Disleksi, öğrenme bozukluğu olarak da bilinen bir öğrenme güçlüğüdür. Bu güçlük, genellikle çocuklarda okulun ilk yılında, okumaya başlama dönemlerinde fark edilen öğrenmeyle ilgili zihinsel süreçlerdeki farklılıklardır. Bu farklılıklar zihinsel bir engel, düşüklük ya da yetersizlik değildir. Dislektik çocukların beyinleri bilgiyi normalden farklı biçimde işlemektedir. Öğrenmede güçlük çekmelerinin nedeni, bilgiyi okuma, organize etme ve sıralama konusunda zorlanmalarıdır. Bu durumun IQ düzeyi ile ilgisi yoktur, dislektik öğrencilerin IQ’ları ortalama ya da ortalamanın üzerinde görülmektedir. Hatta öğrenme sırasında beynin farklı işleyişini gerçekleştiren nörolojik farklılıklar sebebiyle dislektik çocuklarda üç boyutlu düşünme, mekansal algı ve görsel kavrayışın üstünlüğü gibi yetenekler gözlemlenebilir.
Disleksi, görme ve işitme gibi duyu organların bozukluğu ya da duygu ve davranış bozukluğu nedeniyle öğrenemeyen öğrencilerle de karıştırılmaktadır. Duygu ve davranış bozukluğu olan bir çocuk sosyal ve kültürel normlara yaşına uygun olmayan şekilde tepki ve davranış gösterir. Bu bozukluğun tedavisi çok daha farklı yöntemlerle psikiyatri uzmanlarıyla uygulanmalıdır.
Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar, edindikleri bilgiyi davranışa dönüştürmekte zorlanırlar. Hiperaktif ya da dikkat dağınıklığı olan çocuklardan farklı olarak bazı olaylara ilgisiz kalmalarına rağmen ilgilerini çeken konularda oldukça dikkatli ve titiz olabilirler. Bunun için hoşlarına giden, dikkatlerini yoğunlaştırarak öğrenme eylemine daha sıcak bakacakları kendilerine uygun bir eğitim almaları gerekmektedir. Öğrenmeleri yavaş olsa bile sağlam bir öğrenme altyapısına sahiptirler. Bunun anlamı, öğrenmeyi öğrendiklerinde bu konuda çok başarılı olacaklarıdır.
Öğrenme güçlüğü çeken dislektik çocuklar, okulda yaşadıkları başarısızlıktan dolayı içe kapanık olabilir. Bunun nedeni diğer çocuklardan farklı olmanın getirdiği özgüven eksikliği olabilir. Velilerin bu konuda çocuklarına zorluklarla savaşmasında yardımcı olması oldukça önemlidir. Çocuklarının bazı durumlarda içe kapanık, duyarsız ya da ilgisiz davranmasını tolere etmeli ve ona özsaygısını kazanması için yardım etmelidirler. Güçlükleri yenmede eğitim ve öğretmenlerin yeri kadar velinin tutum ve davranışları da büyük yer kaplar. Öğrenme güçlüğü, velinin çocuğu tanıması, anlaması ve doğru eğitimciler ile çocuğa özel ve uygun eğitimin verilmesi sayesinde yenilebilecek bir güçlüktür.