Çocuklar; ayıp, günah, duygu, ahlak ve vicdan gibi soyut kavramları 9-10 yaşında idrak etmeye başlarlar. Çocuklara ahlak ve vicdan eğitimi verirken ebeveyn olarak bizler neler yapacağız?
Ahlak; bireyin toplumun değer yargılarını benimseyerek içinde bulunduğu çevreye uyum sağlamasını ve kendi ilke ile değer yargılarını oluşturmasını amaçlayan bir süreçtir. Çocuklar bu süreci geçirirken onlara iyi bir rol model olmamız gerekir.
İlk rol model ebeveynlerdir
4-6 yaş bu gelişimin yavaş yavaş tohumlarının atıldığı bir dönem aslında... Çocukların; doğru, yanlış, öyle yapılmaz, böyle söylenmez, ayıp diyen ebeveynlerinden duydukları kavramlarla ilk karşılaşmaları bu yaşlarda oluyor.
Arkadaşının elmasını izinsiz alan bir çocuk hakkında çocuğunuzun nasıl bir yorumda bulunması gerektiğiyle ilgili bir doğru var mı? Bunlara bir göz atalım. Çocuklar ne zaman bir şeyin doğru olup olmadığını anlar? İlk önce ebeveynlerini modellerler. Yalan söylemenin ne olduğunu, paylaşma konusunu çocuk ilk önce ailede görür. Ailesinde bu örnekleri göremeyen çocuklar bu konuda çok da geniş bir kaynağa sahip olamazlar. Fakat gireceği akranlarının da bulunduğu bir ortamda bu örneklerle farkları görüp kıyas yaparken bulur kendini. Çocuk bu dönemde yalan söylemenin çok kötü bir şey olduğunu, izinsiz başka birinin eşyasını almanın uygun bir davranış olmadığını, vücudundaki kendi ait özel yerlerini kalabalık içinde göstermemesi gerektiği gibi genel yargıları öğrenmeye ve zihninde yerleştirmeye başlar. Burada ailenin rolü tartışılmazdır.
Okulda anlatılanlarla ilgili yapılan sözel uyarıları bir kenara bırakıp sürekli birbirine yalan söylediğini gören aile bireylerini gözlemleyen çocuk söyleneni değil onlardan gördüğü davranışı uygular. Burada tutarsızlık olduğunu gören çocuk, bunu normalleştirme eğilimine girer ki bu gelişim açısından oldukça sakıncalı bir durumdur. Çocuğun aileyi yansıtan bir ayna olduğunu sürekli hatırlatmakta fayda var.
Yalan söyleyerek ödevini yapmadığı halde öğretmeni tarafından övgü alan çocuğun bunu sorgulaması sağlıklı olmakla birlikte burada durumu öğretmene fark ettirmek aslında doğrusunun bu olmadığını belirtmek ve olumlayıcı bir davranışla örnek vererek anlatmak ailenin görevidir. Eşitsizliğin ve adalet anlayışının olmadığı ya da az olduğu toplumlarda kişilerin daha saldırgan daha ‘çoğunluğa uyarsam yara almam’ anlayışıyla hareket etmeleri toplumsal oluşmuş değer yargılarının sonucudur. Bu durum toplumlar arasında farklılık göstermektedir. Hindistan’da evlerinde yiyecek olmayan bir çocuk; ailesiyle birlikte kutsal tapınaklara gittiklerinde ailesinin çeşitli meyveleri tapınağa hediye etmesine anlam veremez. Çocuk bunun daha sonra dini anlayış gereği sorgusuz yapıldığını anlar ve bu durumu normalleştirir ve böyle davranmaya başlar. Bizim ülkemizde bunu bilmeyen bir çocuğun Hintli akranını anlayamaması kültür farklılığından ileri gelir. Çocuklar soyut kavramları 9-10 yaş itibariyle idrak etmeye başlarlar yani ayıp, günah, duygu, ahlak ve vicdan o yaşa kadar sadece büyüklerin kullandığı terimlerden öteye gitmeyecektir. Bu da çocuğun sosyalleşmeye başladığının kanıtıdır.
Ailenin; arkadaşının izni olmadan kalemini beğenerek eve getiren çocuğuna ‘’Benim çocuğum hırsız mı olacak?‘’ diye kaygılanmak yerine arkadaşına giderek onun eşyasını izinsiz aldığı için geri vererek ondan özür dilemesi gerektiğini anlatması ve bu davranışı olumlu pekiştireç haline getirmesi en doğru yol olacaktır. Başka bir örnek daha verelim… Sizin de olduğunuz bir ortamda çocuğunuz, komşunuzun çocuğuna beraber yaşadığınız bir olayı farklı anlatıyorsa onu ‘’yalan söylüyorsun’’ diye etiketlememek gerekir. Bunun yerine yalnız kalınca “Sence onlara başka türlü nasıl anlatabilirdik? diye sormak, arkadaşça ve anlayışlı bir dille her ne olursa olsun olayın gerçeğine bağlı kalmamızın güzel bir davranış olacağını anlatmalıyız.
Bir de; bazı yetişme dönemlerinde annelerin kız çocuklarına ‘’öyle oturulmaz’’ tarzında yaptıkları uyarılara değinelim. Ayıp nedir bilmeyen çocuğa yaptırım uygulatmak ne kadar doğru? Neden utanması gerektiğini bilmeyen bir çocuktan konunun anlaşılmasını beklemek... Daha farkındalık yaşı gelmeyen çocuklarımıza yaptığımız uyarı üstüne uyarılar dizisi. Önce idrak etmeleri gereken süreyi kendimize hatırlatıp daha sonra uygun bir dille “Böyle yapmaya ne dersin?” diyerek seçenek sunmak, bu olumlu dil gereği onun da ılımlı yaklaşmasını sağlayacaktır.